Son yılların en büyük ekonomik krizlerinden biri ile karşı karşıyayız ve bu krizin maliyetinin azaltılabilmesi ancak atılacak doğru adımlara bağlı. Bu nedenle alınacak tedbirlerin sadece yerlilik ve millilik söylemlerinin arkasına saklanmaması ve ekonomik gerçeklerden kopuk olmaması gerekiyor. Çünkü bu kriz beraberinde yeni fırsatlar da getirebilir. Krizi sadece Türk-ABD ilişkileri üzerinden okursak yanılırız. Asıl yapılması gereken ekonomimizi kırılgan kılan yapısal sorunların giderilmesidir, aksi takdirde bu tür krizlerin tekrar yaşanması her zaman için mümkündür. Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşmasında terörle mücadelede müttefiklerimizin tutumunu eleştirirken bir de teşekkür etmişti: “Hani biz de bir söz var ya ‘Kötü komşu ev sahibi yapar. ’ Bu kötü komşular bizi en sonunda silahsız ve silahlı İHA sahibi yaptılar. ” Krizin altında yatan temel sebep de bu cümlenin arka planında gizli. Türkiye’de maliyeti arttıran en önemli kalemler enerji ve yüksek teknoloji girdileri. Hal böyleyken en yerli dediğiniz üretiminizde bile pek çok kalem -hem de en önemlileri- dışa bağımlıysa bu tür krizlerde yapılabilecekler sınırlı kalacaktır.