“Cezaevinden çıkıp İzmir’de dehşet saçtı: Müebbet hapis cezası bulunan şahıs 2 kişiyi öldürdü 1 kişiyi yaraladı”
Birkaç gün önce birçok haber sitesinde sürmanşet olan bir haberin spot cümleleri bunlar. Haberin başlığı bile insanın içini ürpertiyor.
Müebbet hapis cezası yemiş birisi nasıl olur da sokaklarda gezebilir ki? İnsanın ilk aklına gelen şey bu kişinin bir cezaevi firarisi olduğu…
Ama ülkemizde bu kişinin sokakta olabilme ihtimalinin içeride olma ihtimalinden daha fazla olduğu ise acı bir gerçek. Hâlbuki bizlere yıllarca “şeriatın kestiği parmak acımaz” diye öğretilmişti.
Şeriatın kestiği parmak ne zaman acımaz? Herhalde kesilmesi gereken parmakları zamanında kesiyorsa, değil mi?
Ne zamandır bizde adalet sistemi tuhaf bir mantıkla çalışıyor. Bazı suçların toplam yatarı 3-5 yıl veya daha az iken bu tür davalarda insanlar içeride nerede ise cezaları kesinleşse yatacaklarından daha fazla içerde kalıp, tutuklu olarak yargılanırken tam tersi suçu sabit olan insanlar ise denetimli serbestlik/şartlı tahliye vs. ile –o da nasıl bir şeyse- dışarıda...