Düşünce ve ifade özgürlüğünün en önemli nişanesi her türlü farklılığın meclis çatısı altında kendisine yer bulmasıdır. Milli İradenin yansıdığı yer olarak meclis görülüyorsa mecliste ülkenin tüm kesimlerinin temsili zaruridir. Seçim barajları her ne kadar siyaseten istikrar getirse bile barajın aşırı yüksekliği toplumun bazı kesimlerinin temsilini engeller. İstikrar adına farklılıkların temsilini engellemek sanıldığı gibi her zaman olumlu sonuçlar doğurmaz çünkü genel kabul gören düşünce ve akımlar dışında ekstrem-sıra dışı görüş ve fikirler kamuoyu ile özgürce paylaşılamadığında kendilerini ifade için farklı yollara başvurabilir.
Mecliste temsiline izin verilmeyen fikirlerin dışarıda dile getirilmesi devletin egemen ideolojisi tarafından yargı ve güvenlik güçleri aracılığı ile de baskılanması karşı tepkiye yol açabilir ve bu tepkinin boyutu sivil itaatsizlikten teröre kadar uzanabilecek geniş bir yelpazede akis bulabilir. Aykırı fikir ve görüşlerin devlet gücü ile baskılanarak susturulabildiğine tarihte nadiren şahit olunmuştur. Böyle bir başarı varsa bunun arkasında da çok fazla kan ve kıyımın yaşandığını ise yine tarih bize birçok örnekle...