Nedense bir şeyi eleştirmekle onu düzeltmek için çabalamak arasındaki farkı anlamakta çoğu kez büyük güçlük çekiyoruz. Genel kabul gören bazı yanlışları gerçeğin kendisi, olmazsa olmaz sanmakta da üstümüze yok. Bu nedenle temcit pilavı gibi tekrar tekrar pişirilip önümüze konulan birisi de eğitim.
Konuşuyoruz da, eğitimin amacı ve ne için olması gerektiği konusunda eğitimciler bile anlaşamazken bu millet nasıl bir orta yol bulsun!..
Geçenlerde gazetemizdeki sürmanşetlerden birisi “İşsizlik verilerinde vahim tablo: 2 milyon 525 bin genç ‘boşta geziyor’”du. Başka gazetelerde de “Üniversite Diplomaları Artık Bir İşe Yaramıyor” başlıklı bir sürü haber vardı.
Aynı gün bir lise öğrencisi haberlerden bağımsız yaşından beklenmeyecek bir öngörü ile şu cümleleri kurdu “200 yıl önce birilerinin keyfi için uydurduğu bu sistemde ben neden hayatımı zorla okul denen bu cendereye mahkum etmek zorundayım!”
Mevcut sistemin çarpıklığını bu lise genci fark etmişken neden büyükler fark etmez?
Bunca yıllık birikimim bana şunu öğretti ki; biz Türklerin en büyük sporu kendi kendimizi kandırmak ve bilgi sahibi olmadan fikir sahibi...