Ülkemiz birçok yönden çok güzel bir memleket olsa da diğer taraftan birçok problemi de içinde barındırıyor. Vasatı –orta olanı- genelde beceremiyor ve uçlarda yaşamayı seviyoruz. Dolayısıyla da pek çok meselede aşırı kaçmakta üstümüze yok. Çoğu kez heyecanla kalkıp zararla otursak bile bu alışkanlığımızdan vazgeçmiyoruz.
Her yörenin kendi has örf-adetleri var. Sivaslı komşularımızın da güzel bir adeti vardı. Halk arasında “Düğün de cenaze de kalabalıkla” derler; bu hemşerilerimiz de cenazelerinde anında örgütlenir ve cenaze evinin acılı gününde para derdi ile boğuşmaması için görevlendirilen bir kaç kişi tarafından yardım toplanır gelen misafirlerin yemesi, içmesi hatta kalacak yerine kadar görevlendirilen kişiler ilgilenir, defin konusu da takip edilirdi. Mevta memlekete gidecekse araç bile ayarlanırdı.
Bir gün mahallemizdeki Sivas-İmranlılı komşularımızdan biri vefat etti ve adet olduğu üzere hemen bir ekip oluşturuldu. Ancak, aile çok zengin olduğu için “Bizim ihtiyacımız yok” diyerek bunu istemedi. İlk başta mantıklı bulunan bu tavır, ihtiyarların araya girip “Sizin ihtiyacınız yok biliyoruz ama yarın ihtiyaç sahibi biri için bu işi yapmaya kalktığımızda bugün...