Demokratik teamüllerin yerleştiği ülkelerde muhalefet partilerinin eli siyaseten iktidar partisine oranla daha rahattır. Çünkü, iktidar partileri iktidarda olmanın etkisi ile hem mental bir yorgunluk yaşar hem de icranın başı olarak yaşanan sorunlardan birinci derecede sorumlu oldukları için yıpranırlar. Muhalefet ise hem muhalefette olmanın konforu hem de ‘sırtlarında da yumurta küfesi taşımadıkları’ için hükümetleri rahatlıkla eleştirebilir. Ancak, muhalefetin bu konumun hakkını verebilmesi ve iktidarı rahatsız edebilmesinin olmazsa olmaz şartı DOĞRU-HAKLI-İLKELİ olmaktan geçer. Ortaya atılan iddialar kolaylıkla YALAN-YANLIŞ-İFTİRA olarak itham edilerek savuşturulamamalı ve toplum nezdinde de bu iddialar ÇİFTE SATANDART-KEYFİLİK hissi uyandırmamalıdır. Elbette ki iktidarlar da muhalefetin iddialarını boşa çıkaracak her yolu deneyecektir. Muhalefet partilerinin iddiaları ile seçmenlerin tamamının ikna edilebileceğini düşünmek de doğru değildir. Bugün demokratik ülkelerin hepsinde partilerin kökleşmiş ve hemen her şart altında partisine sadık seçmenleri var. Bu nedenle muhalefetin hedefi bu kemikleşmiş kitleden ziyade yüzer oy dediğimiz partizanlaşmamış seçmenlerdir. İşte burada doğruluk, haklılık, ilkelilik ön plana çıkar.