Başlık Yunus Emre’nin “Ten fanidir can ölmez/ Çün gitti geri gelmez/ Ölürse tenler ölür/ Canlar ölesi değil” şiirinden mülhem Haldun Taner’in yakinen tanıdığı arkadaşlarının, dostlarının vefatları üzerine yazdığı yazılardan oluşan kitabının isminden aldım.
Ölüm Allah’ın emri de/Şu ayrılık olmayaydı demiş ya bir Çukurova ozanı gerçekten de ölümün kendisi değilse de ayrılık zor geliyor insan. İnsan sevdiklerini gör(e)mese de bir yerlerde nefes alıyor olması bile bir teselli oluyor çoğu kez. Annem fazla görüşmediği abisi için hep “canı sağ olsun da görmesek de olur” derdi.
Maraş Depremi arkasında onlarca kor gibi yanan yürek bırakarak içimizden geçti gitti ve çok uzun yıllar sağalmayacak yaralar bıraktı bizlere. Ancak, ölümü bugün daha dramatik hale getiren şey içinden geçtiğimiz sosyolojik değişimin bizzat kendisi.
Bir zamanlar ölümü hayatımızın doğal bir parçası gibi görürken bugün arızi bir durum gibi görüyoruz. Mezarlıklarla iç içe mahallelerimiz artık yok. Mezarlıklardan rahatsız olan bir topluma dönüştük.
Çocukluğumun dünyasında ölüm bir temizlik olarak görülürken ve hayatın doğal akışının bir parçası kabul edilirken...