AK Parti, iktidarının ilk yıllarında yıllardır yapılamayanı yapmış ve KİT’lerin büyük bir kısmını tasfiye etmişti. Devletin ekonomideki rolünü azaltmak için Kemal Derviş’in açtığı yol koalisyon partilerini baraj altına iterken, atılan adımlar kısa sürede ekonomik bir başarı hikayesine dönüşerek AK Parti hanesine yazıldı. AK Parti, bunun da ötesine geçerek yıllardır Sosyal Demokratların hayalini kurduğu sosyal devlet anlayışını hayatımıza sokarken; sağlık sisteminden sosyal yardımlara pek çok konuda halkı rahatlattı. Dahası merkezin dışına itilmiş sünni-muhafazakâr çevreler hızla merkeze taşındı. Ekonomik gelişme ve AB reformlarının itici gücü ile yabancı sermayenin Türkiye’ye akması vb. gelişmeler hep itici bir güç olarak AK Parti’nin yanı başında durdu. Ancak üzülerek söylemek gerekir ki AK Parti kendisini zirveye taşıyan tüm bu faktörlere rağmen uzun süredir bazı konularda fazlasıyla popülizme teslim olmuş durumda ve maalesef bu politikalar yeterince tartışılmıyor. *** Kılıçdaroğlu’nu SSK’yı batırmakla suçlarken SSK’yı batıran siyasi popülizm bugün unutulmuş durumda. Seçim kazanmak adına Demirel’in emeklilik yaşını 1992’de 39’a kadar düşürmesi zaten sürekli açık veren sistemin batmasına ve memleketin genç emeklilerle dolup taşmasına yol açmıştı. Batan sistemi kurtarabilmek için emeklilik yaşı bugün 55’in de üstüne 65 yaşlarına kadar yükseltilmek zorunda kalındı.