Bir festival düşünün ki kendi imkanlarıyla yola çıkan ve beşinci yılında 39 ülkeden 107 filmi izleyiciyle buluştursun. Bununla yetinmesin, ünlü yönetmen Bela Tarr’ı, Majid Majidi’yi ve Lost’un babası Boby Roth’u İstanbul’a getirip Türk sinemacılarla buluştursun. İstanbul Film Festivali, Adana Film Festivali ve Antalya Film Festivali’nden sonra yapılıp hiçbirinde gösterilmemiş beş filmle beraber sekiz yapımlık bir ulusal yarışma yapabilsin. Bütün festivallerde verilen para ödülleri azaltılırken o hem uzun metraja büyük meblağlarda ödüller verebilsin hem de kısa metrajcıları her anlamda domine etsin. Şimdi bunların hepsini yapan bir festivali övmeyeceğim de ne yapacağım. &O