Taaa 15 yıl önce bir dizi yazı kaleme almıştık...
Akit gazetesinin 29-30 MART 2000 tarihli sayılarında yer alan köşe yazılarımız...
Demiştik ki orada:
ABD’nin Ilımlı Halife Adayı Fetullah Gülen!
“Ecevit-Fetullah Gülen” arasındaki aşırı yakınlığın arka plânına girerken...
Demiştik ki;
“Türkiye solunun iğdiş edilip Amerikan çıkarlarına uygun hale getirilmesi yönünde önemli bir fonksiyon icra eden Bülent Ecevit, şu sıralarda farklı bir görevi üstlenmiş durumda. ABD’nin Orta Asya’ya yönelik ihraç faaliyetlerinde faydalanmayı uygun bulduğu bir ‘din adamı’na hazmedilebilir bir imaj sağlamak. ABD iddiasından uzaklaştırılmış bir hilafet makamının pratiğe geçirilmesini hedefliyor, ABD’nin halife adayı Fetullah Gülen...”
O günleri dün gibi hatırlarım;
Bir kampanya başlatmışlardı ki aleyhimde, o kadar olur...
Büromuza (yüzde 80’i İzmir’den) binlerce tepki yüklü faks mesajı gönderilmişti...
“Fetullah Gülen gibi kendi halinde bir pîr-i fâniye nasıl böyle bir misyon yüklersiniz! ABD’nin halife adayı Fetullah Gülen de ne demek! Hiç mi Allah korkunuz kalmadı! Hocaefendi’nin siyasetle, ticaretle asla işi olmamıştır, dünyevi işlere hiç karışmamıştır” yollu ifadelerin yer aldığı nice tepki mesajları, nice beddua...
Faks kâğıtlarına çıkan numaralardan bir bölümünü aradım o günlerde...
Mesajın altında isimleri geçenler genellikle “genç çocuklar”dı, konuyla uzaktan yakından alakaları yoktu; “Ben mesajla tepki gösterdiğiniz Serdar Arseven’im” dediğimde heyecanlanıyorlardı.
Çoğunun yazılarımızı okumadıklarını, sadece “emredileni yaptıklarını” fark ettim...
•
Bu takım ile aramız nedense hiç ısınmadı.
Camia içinde ve daha çok da taban taraflarında hallerini hareketlerini beğendiğimiz ve takdir ettiğimiz zatlar oldu, onlarla insani ilişkiler içinde olduk ama bu yapıya “bir bütün olarak” hiç sıcak bakamadık.
Fetullah Gülen, ruhunun Rahmetli Erbakan Hoca’yı sevmediğini, sevemediğini söylemişti ya...