Acılı baba Rahmi Koç’un cevabî mektubunun bir bölümüyle başlayalım:
“Sayın Serdar Arseven;
Nazik ve içten mektubunuzu aldım.
İsmimi rahmetli dedemin arkadaşı merhum İsmail Rahmi Koçhisarlı’dan aldığım doğrudur. Kendisi ben küçükken Keçiören’deki bağımıza gelir, bizi ziyaret ederdi. 1. Dünya harbinde Ankara’nın terk edilmesi emri verilince babamlar Çankırı’ya gitmişler. Zaten dostluk da burada başlamış…”
¥
Mektup meselesine geliriz.
Şimdi, ölüm!
Evlât kaç yaşında olursa olsun bebektir;
Rahmi Koç bebeği Mustafa’yı kaybetti.
Allah sabırlar versin.
“Mal da yalan mülk de yalan” gerçeğini bütün suratlara vuran ölüm.
“Adalet”in zirvesi, kimseye haksızlık yok, dünyada itilip kakılan garibanın en büyük teselli kaynağı, en zenginle en fakir aynı yerde.
¥
Hazret-i Peygamber’in (S.A.V.) buyurur ki;
“Sesli nasihat Kur’an, sessiz nasihat ölüm.”
¥
Vefat Perşembe günüydü.
Rahmi Koç, acılı baba, evlâdının defni için “Pazar” gününü bekledi.
“Cuma” Müslümanın bayramı, “yurtdışından yakınlar”ı beklemek de olur ama, “Cuma” günü defnetmek çok daha güzel olurdu.
Tercih meselesi.
¥
Giden gider, hesap başlar.
Kalan için büyük fırsat, “mal da yalan mülk de yalan” gerçeğini kavramak için.
Acılı baba Rahmi Koç belki bu yazıyı okur.
Birileri ulaştırır kendisine büyük bir ihtimalle.
Okuduğunda, bir “diyaloğumuzu” hatırlar.
Hatırlatalım: