Sağ olsun, Anadolu Yayıncılar Derneği Genel Başkanı Sinan Burhankardeşimiz “senede bir gün” bizleri yurdun dört bir yanındaki meslektaşlarımızla bir araya getiriyor, aileler de bu vesileyle tanışmış, kaynaşmış oluyor.
Bu gelenekselleşen etkinliğin daimi şeref konuğu Sayın Numan Kurtulmuş.
Bu yıl Kızılcahamam Belediye Başkanı Sayın Muhittin Güney’in misafiri olduk.
Mekân da, bir “zaman”ların Asya
Tesisleri!..
¥
“Senede bir gün” gazetecilik yapmamaya gayret ediyoruz ama ruha işlemiş bir kere, söz dönüp dolaşıp ülke sorunlarına geliyor.
Biraz da “kafa dağıtmak” için katıldığımız etkinlikler, beynimizdeki soru işaretlerinin derinleşmesine yol açıyor.
RECEP TAYYİP ERDOĞAN OLMASA?..
Başbakan Yardımcısı Sayın Numan Kurtulmuş ile “Gezi kalkışmasından” bu yana yaşadıklarımızın, ülkemizin karşı karşıya kaldığı tehlike ve tehditlerin değerlendirmesini yaparken, mesele döndü dolaştı bir noktaya odaklandı:
“Bu kritik süreçte Recep Tayyip Erdoğan’ın dik duruşu olmasaydı, Türkiye bugün çok kötü bir noktada olurdu. Allah muhafaza, Suriye’den beter olurduk!”
¥
Sayın Numan Kurtulmuş bu konuda en ufak bir tereddüt göstermiyor;
“Türkiye, dünyanın yandığı bir süreçte bunca badireyi atlatarak bugünlere ulaşabilmişse bu çok büyük ölçüde Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu dik ve kararlı duruş sayesindedir.”
¥
Bu doğru, yüzde yüz katılıyorum;
Sayın Recep Tayyip Erdoğan birtakım “ezik” tiplerin telkinlerinden etkilenip de “yalpalasaydı” işler fenaydı.
Çok fenaydı.
Peki…
Genel kabul gören bu gerçek, yani neredeyse bütün işleri Recep Tayyip Erdoğan’ın yapıyor oluşu, önümüzdeki günler, aylar, yıllar için nasıl bir duruma işaret ediyor?
Bir ülkenin neredeyse her şeyini bir Lider’e bağlaması, kritik durumlarda bütün etkili, kararlı, dik duruşları ondan beklemesi ve adeta ondan başka bir ümidinin kalmaması nasıl bir durumdur?