Aman, yanlış anlaşılmasın;
“Ezik Dindarlar” demiyorum.
“Dindar” ezik olmaz, “İnanıyorsanız muhakkak üstünsünüz!” müjdesini veren bir inancın mensupları nasıl “ezik” olabilir ki?
Şu muhafazakârlık denilen “ithal” anlayış, amansız hastalık.
“Dindar”ı alıyor, “reel politik” tezgâhından geçiriyor, önce “duruma” sonra“satış”a müsait hale getiriyor!
•
İyi mi oldu kötü mü sonuçları itibarı ile bilemiyorum; ben “dindar” bir aileden gelmedim.
“Bizim Arseven”ler, “ittihatçı”ydı, “CHP”liydi, “içki içmeyene kız verilmediğine” şahitlik etmişliğimiz vardır.
“Yalı” hayatı yaşarlardı, “köylü” takımına yüz vermez; “İstanbul’un bunlar yüzünden bozulduğunu” söyleyip dururlardı.
Kafam ermeye başladığında –ki hayli geç bir yaşta ermeye başladı- bu ortamdan uzaklaştım.
Okumalar, araştırmalar, farklı bir yola girdim.
O giriş anından itibaren de Arseven takımının “yalı” grubunda panik başladı; “Bizimki gerici oldu, yobazlara karıştı” filan!..