Kâmil bir mü’min, gönül insanıdır. Merhamet ve diğergamlık, onun en belirgin vasfı ve tabiat-ı asliyesi olmalıdır.
Merhamet, müminin kalbinde hiç sönmeyen bir ateş gibidir. İnsan rûhunun ulaşabileceği olgunluk semâsına çıkışın yolu, merhamet ve hizmet basamaklarından geçmektedir. Merhamet, îmânımızın bu âlemde şâhidi olan ve bizi kalben Rabbimize yaklaştıran ilâhî bir cevherdir.
(Osman Nuri Topbaş Hocaefendi)
“İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur.” (Fussilet, 34)
BABAYİĞİT
Öfke denizi kabaran insanın kendine hâkim olması çok zordur.
Bu sebeple Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, bu dirâyeti gösterebilen mü’minler için şöyle buyurmuştur:
“Gerçek babayiğit, güreşte rakibini yenen değil, öfkelendiği zaman nefsine hâkim olabilen kimsedir.” (Buhârî, Edeb, 102; Müslim, Birr, 106-108)
Böyle bir kimsenin nâil olacağı mükâfat ise, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in bildirdiği üzere şöyle olacaktır: