Rahmetli Hasan Karakaya Ağabey, kirli adamların kirli tezgâhlarından dolayı içeri alınıp günler boyunca işkenceden geçirildiğinde...
Kapı önünde bekleyen birkaç dostu vardı.
Rahmetli Hasan Karakaya’nın o rezil tezgâhtan kurtulup özgürlüğüne kavuşması için bizler uğraşırken, gelip de “moral veren” de gariban okuyucumuzdu.
“Varsıl muhafazakar” takımının “karakter aşınması” o günlerde başlamış olmalıydı; Hasan Karakaya içerdeymiş, aldıran pek yoktu.
Hatta ve hatta...
“Öyle yazarsan başına bunlar gelir işte” diyenler arasında, bugünün kimi“ağıtçı” muhafazakâr “aydın”ları da vardı.
Sonra sonra...
Hasan Karakaya çok defa hedefe yerleştirildi; bizlerin başına neler neler geldi...
Bombalanmalar, kaleşlenmeler, baskınlar, baskınlar...
Muhabirlerimiz, o gariban muhabirlerimiz neler neler yaşadı.
Ne dayaklar, ne işkenceler, neler, neler...
Hasan Karakaya ağabey çok çekti, ben çektim, kimi muhabirlerimiz çok daha fazlasını çekti; Mehmet Özmen’i düşünün ve fotomuhabiri Sinan’ı...
Bir “parti”nin genel merkezinde saatler boyunca işkenceye maruz bırakıldılar, garajda bir saat daha dövüldüler ve bir köprü altına bırakıldılar.