Avrupa Birliği Bakanı Sayın Ömer Çelik’in davetiyle geldiğimiz Hollanda’daki vatandaşlarımızın “hain” olmayan kısmında büyük bir tepki dikkatimizi çekti.
Bir Hollandalı gazeteci vardı hatırlarsınız; memleketimizde bulunduğu sırada Cumhurbaşkanı’mıza çok ağır, rezil hakaretlerde bulunan ve bundan dolayı da ifade veren “kadın” şimdilerde oralardaymış.
Bizim vatandaşlar, Türkiye’de neredeyse alıştığımız hakaretlere öyle ağır tepki gösteriyor ki, içlerinden birisi “Görsem iki tane çakacam!” deyince endişelendim.
El oğlu bahane arıyor zaten, sakın ha!
x
Buralara, vatandaşlarımızın sömürü çarkında ezildiği “batı”ya her gelişimde, “batı faşizmine” tepki dozunun arttığını görüyorum.
“Yetti artık!” ruhu her yerde.
Nasıl yetmesin.
Bugün hâlâ kapı eşiğinde tutulan Türkiye, Batıya “yaranmak” için yapmadığını bırakmadı
Devletini batılı değerler üzerine kurdu, her şeyini feda etti adeta; kültürünü, aile yaşantısını, kılığını, kıyafetini, Cuma’sını…
Adamların bir zamanlar “Kanuni Fermanıyla” yasakladığı “ayakta zinası”nı bile “taklit” etti (“malûm zat” ile etrafındakilerin “çağdaşlık” simgesi olarak gösterilen abuk sabuk “dans fotoğrafları”nı hatırlayınız lütfen!)
Asker kıyafetlerini bile onlardan aldı; Fransızların hakim olduğu dönemde Fransızlardan…
Ve diğerlerinden; Almanlardan, Anglosaksonlardan…
On yılda on milyon “batılı genç yaratma” zırvasını baştacı yaptı, batı özentisi 10’ncu yıl marşını her darbede vatandaşının kafasına çaktı!..
“Batılılaşmak” bir ideal oldu, Ankara’nın kıblesi Batı, ruhu “batı özentisi.”