Serdar Arseven Milat Gazetesi

O günkü ruh dimdik ayakta

Serdar Arseven kitabın ortasındanMilli Mücadele Kahramanı Merhum Sütçü İmam’ın torunu Yaşar Türkkorur’la o günleri ve bugünleri konuştuk…“Sütçü İmam Merhum dönemini...

27 Kasım 2017 | 110 okunma

Serdar Arseven kitabın ortasından

Milli Mücadele Kahramanı Merhum Sütçü İmam’ın torunu Yaşar Türkkorur’la o günleri ve bugünleri konuştuk…

“Sütçü İmam Merhum dönemini, olayları içinizden geldiği gibi anlatır mısınız?” sorusuyla başlayan sohbet:

“İngilizler daha önce Maraş’a işgalci güç olarak gelmişler. 8 aylık bir süre içerisinde sadece kışlada bir askeri birlik olarak kalmışlar, şehre inmemişler. Yani kışladan dışarı çıkmamışlar. Onların gözü Musul petrollerinde. O zamanlar Musul petrolleri zaten gündemde… Fransızlarla değiş-tokuş yapmışlar Maraş’ı. Önce İngilizler işgal etmiş 8 ay. Fransızlar gelince yerli Ermenilerin bir kısmı, onlarla beraber olmuş. Fransızları Maraş girişinde törenle karşılamışlar, ‘Nasıl olsa biz bunlarla beraber iş yaparız.’ diye… Fransızlar şehri tanımıyorlar tabi. Oradaki yerleşik halktan olan Ermenilerin bazılarından yardım görerek Maraş’ın caddelerini, sokaklarını, mahallelerini tek tek gezmişler. Fransızların Maraş’a gelişinin hemen ertesi günü -Uzunoluk semtinde Uzunoluk Hamamı var- İkisi Fransız, bir de yanlarında rehber olarak bir Ermeni ile üçlü bir grup, hamamdan çıkan kadınlara, ‘Burası artık Fransız müstemlekesidir, burada peçe ile gezilmez, açın peçeleri!’ diyerek yüzlerini açmaya çalışmışlar. Oradaki olay Fransızların elini uzatarak kadınlarımızın peçelerini açmaları… Hamam’ın yanında kahve var, buradan bir iki genç çıkıyor. Silah yok. İngiliz işgal etmiş ama bir zorluk görmedikleri için kendilerini savunacak tertip almamışlar. Ama Fransızların bu ilk yaptıkları eyleme oradakiler kahveden çıkarak kaba kuvvetle müdahale etmek istemişler. Fransızların silahı var, bizim delikanlılar ise güç-kuvvetle karşılarına çıkınca hemen orada silah kullanıyorlar ve gençlerden birini şehit ediyorlar. Hamamın karşısında da Sütçü İmam’ın dükkânı var. Sütçü İmam’ı tarif edecek olursak… Eskiden insanlar yaptıkları mesleklerle anılırlardı. Sütçü İmam da sütçülük mesleğini icra eden birisi. ‘İmam’ da esas ismi. İmamlığını herkes kadrolu cami imamlığı zanneder ama o dönemde kadrolu imamlık yok. İmam ismi de çok. Uzunoluk Hamamı ile Sütçü İmam’ın dükkanları karşı karşıya olduğu için dükkândan olayı görüyor. Delikanlı gencin biraz tartaklanıp sonrasında şehit edildiğini görünce silahı çekiyor ve o zamana kadarki ilk tepkiyi gösteriyor. Fransızlardan birini öldürüyor, biri de yaralı bir şekilde kışlaya doğru kaçıyor. Sütçü İmam Olayı’nın tarihi 31 Ekim 1919. Milli Mücadele’nin Fransızlara karşı ilk kurşunu bu olay ile atılmış oluyor. Her şehirde işgal kuvvetlerine karşı ilk kurşun mutlaka vardır. Sütçü İmam’dan önce Hatay’ın Dörtyol kazasında ‘Kara Mustafa’ adında birisi Fransızlara kurşun atıyor ama herhangi bir olay üzerine değil. Onlar gelirken silah sıkıyor. Hasan Tahsin, İzmir’e gelen işgalci Yunan kuvvetlerine karşı ilk kurşunu atıyor, Sütçü İmam da Maraş’ta Fransızlara karşı ilk kurşunu atıyor. Her 31 Ekim’de Maraş’ta Sütçü İmam Olayı canlandırılır.”

SÜTÇÜ İMAM HAKKINDA

“Eskiden fotoğraf çektirmenin günah olduğunu düşündükleri için hiçbir fotoğrafı yok. Yukarıda gördüğümüz resim (Duvarda asılı olan resmi işaret ederek) Osman Sınav’ın kardeşi tarafından yapıldı. Ben matbaada çalışırken benden iş istemek için gelmişti. ‘Kitap kapağı tasarımı olursa yaparım.’ demişti. O arada babam sağlık sebebi ile buradaydı ve o sıra aklıma geldi: Sütçü İmam’ın hiçbir resmi yok. Babam orada tarif etti. Bir hafta sonra resmi bitirip getirdi. Rahmetli Babam, ‘Bu ressam arkadaş sanki dedeni görmüş gibi yapmış” dedi. O resimden başka Sütçü İmam’ı tasvir edecek başka hiçbir şey yok. Babam özel idarede merkez tahsildarıydı. 12 Şubat 1999’da vefat etti. Babamın ölümü de enteresan. Her 12 Şubat’ta biz ‘Kahramanmaraş Kurtuluş Bayramı’na gideriz. İki elimiz kanda dahi olsa gideriz. Kardeşim telefon açtı, ‘Babamın durumu biraz ağır, 12 Şubat’a geleceksin ama biraz erken gel.’ dedi. Bende 10 Şubat’ta Maraş’a vardım. Son zamanlarıydı. 12 Şubat’a kadar dayandı, Maraş’ta kutlamalar çok şenlikli olur. Top sesleri gelmeye başladı. Bana, ‘Oğlum sen niye duruyorsun’ dedi. Ben de ‘Baba, seni nasıl bırakayım?’ dedim. ‘Oğlum, sen bayramına git. İnşallah sen gelene kadar bir şey olmaz.’ dedi. Saat 12’ye doğru tekrar telefon ettiler, ‘İyice ağırlaştı Baban, hemen gel!’ dediler. Geldik bir Yasin okumaya başladım. Yasin’in üçüncü sayfasında ruhunu teslim etti.’

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Hilm 24 Şubat 2019 | 3.865 Okunma Yerel seçimler, ittifaklar, ev hanımları ve esnaflar… 14 Aralık 2018 | 9.079 Okunma Hadi gel “özümüze” geri dönelim!.. 02 Eylül 2018 | 8.427 Okunma  'Bize Madik Attılar!' 31 Ağustos 2018 | 7.777 Okunma Piknik Alanları Niçin Kirli?.. 28 Ağustos 2018 | 7.512 Okunma