Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan kaymakamlarımızdan mevzuatın saçma sapan kısıtlamalarına takılmamalarını istedi diye bir tantana bir tantana.
Çağdaş devrim yobazlarına nasıl anlatacaksın ki; çağdışı mevzuatın iş yapmak, memleketine faydalı olmak isteyenlerin önünü nasıl tıkadığını!..
Bu “darbe rejimi”nin milletle çatışmak, millete gidecek hizmetleri engellemek için kurgulandığını!..
Adamların vatandaşa hizmet gibi bir derdi mi var; “Boğazda viskisini yudumlayan” azgın azınlık!
PKK vurdukça mest olan zâlim azınlık!
Sayın Cumhurbaşkanımız, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yaptığı dönemde mevzuatın engellerine takılsaydı İstanbul o çağdaş devrim yobazlarının çöp dağlarından, susuzluğundan, rezilliklerinden nasıl kurtulabilirdi!
Kendisinden öncekiler yolsuzluk skandallarıyla gitti.
Mevzuat engellerini arkadan dolanmak suretiyle aşmak nerdeee;
Adamlar resmen hukuku katletti, milletin milyar dolarlarını iç etti.
Mevzuat otobüs tutacaklarının adet başına bin dolara mal edilmesine bile müsaitti, Sayın Erdoğan ve ekibi çok daha kalitelilerini binde bire mal etti.
Neyse, milletin işini değil “kendi işini” görmek isteyen zihniyet, 12 Eylül darbe rejiminin bütün işine gelen maddelerini işine geldiği şekilde kullanırken, Sayın Erdoğan o dönemde ve sonrasında tıkanıklıkları millet yararına tasarruflarla aştı, iyi ki böyle yaptı Allah razı olsun.
Bunları bir yana bırakalım, çağdaş devrim yobazlarının tantanalarını görmezden gelelim ve hedefe kilitlenelim.
Şimdi…
Milletin yolunu açacak bir nizam lazım; başta Yeni Anayasa.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Atatürk, “Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir!” demiş ya; oradan hareket etsek bile bu işin yolu, yordamı bellidir!
Bu iş aziz millete gidecektir!
Kararı aziz millet verecektir!
Bunun aksi, Atatürkçülüğe bile sığmaz!..