Bir meslektaşımın yorumu böyleydi; adam canlı yayında resmen dayak yedi “militan derin-sol” gazeteci(!)lerden.
Bunları zaman zaman AK Parti hükümetinin önde gelenlerine ayar çekerken de görüyorum…
Geçtiğimiz günlerde, Milli Görüş ile PKK terör örgütünü kıyaslamaya kalkınca bu gazeteciler, büyük tartışma çıktı, ip neredeyse kopuyordu.
Kopart gitsin!..
•
Canlı yayında Baykal’ı gazetecilik mesleğinin bütün ilkelerini çiğneyerek ezmeye çalışan grup “ideolojisinin gereğini” yapıyor.
Faşizm böyle bir şeydir, faşist dediğin tam da böyle davranır!
“Adam”lar net, mesajları da açık:
“Biz bir imam hatiplinin muhtar bile olmasına tahammül edemezken büyükşehir belediye başkanı oldu, başbakan oldu, cumhurbaşkanı oldu, şimdi de devlet başkanı olmaya çalışıyor. Nefret ettiğimiz değerleri savunan bir zatın yıkılması için bütün şer odakları ile ittifak yaparız. Ona kuvvet verebilecek her eyleme de sonuna kadar karşı çıkarız.”
CHP Genel Merkezi’ndeki “7 Haziran-AK Parti’nin sonu” şenliklerinde sevinç gösterisinde bulunan bu “devrimci” takımı için devrimi gerçekleştirme yolundaki bütün eylemler meşrudur!..
Bütün işbirlikleri meşrudur!..
Düne kadar “Şeriatçılar İran’a” diye höyküren bu adamlardan İran’daki “mollalar” aleyhine tek laf duyuyor musunuz şu sıralar?
Yıllar yılı İran üzerinden korku yayan, İran’daki görüntüleri ve bu görüntülere musavver özentiyi sütü bozuk 28 Şubat darbesinin gerekçesi haline getiren (Hatırlayınız Sincan sendromu) bu takım, şimdilerde sıkı “İrancı” modunda!..
Şehit Savcımız’ın “devrimci” teröristler tarafından esir alınıp “canlı yayın” zevkiyle katledilmesini “hak edilmişlik” olarak görebilen ve bunu da sosyal medya paylaşımları ile haykırabilen bu zihniyet 14 yıllık millet iktidarına rağmen dimdik ayakta ve önüne geleni biçme imtiyazında!
Mağdur ettikleri son isim Deniz Baykal; yıllar yılı Mustafa Kemal’in koltuğunda oturmuş, CHP ruhuna bağlılığını, “367 yok denirse çatışma çıkar” sözleriyle Anayasa Mahkemesi’ni tehdit edebilme boyutuna taşımış bir büyük “dâvâ” adamı!..
Hakkını yemeyelim; Deniz Baykal ülkeye çok büyük hizmetlerde de bulundu…
Hele, öyle bir hizmeti var ki, başına gelen “büyük hadise”ninbu hizmetinden kaynaklandığı konusunda en ufak bir şüphe taşımıyorum!..
O büyük hizmeti dilerim bütün günahlarına kefaret olur, o kadar büyük bir hizmet!..
•
Neyse geçelim…