Başbakan Yardımcısı Sayın Yalçın Akdoğan özellikle tâkip ettiğim millet adamlarından.
Sayın Erdoğan’ın en çok güvendiği ve bundan dolayı da “riskli görevler” için özellikle tercih ettiği isimlerden biri olarak dikkat çeken Sayın Akdoğan, “çözüm süreci” gibi “ihanet”e uğraması mukadder olan bir işin koordinasyonu ile görevlendirildiğinde…
“Zaten mutsuz, derdine bin dert eklenecek, ne o tarafa anlatabilecek derdini, ne bu tarafa!” diye düşünmüştüm.
Önceki günkü Meclis oturumunu dikkatle izlediğim esnada yanıma gelen AK Parti ruhlu meslektaşlardan biri, Sayın Akdoğan’ı işaret ederek şunları söyledi:
“Çok değişik bir yapısı var. Kulise giriyor, etrafına bakmadan, gözlerini bir noktaya dikmiş bir halde, son derece somurtkan yüz ifadesiyle ilerliyor. Ürküyorum bazen..”
Güldüm.
“Seni de” dedim;
“Seni de bir iğneli fıçıya yerleştirelim de gül bakalım!”
•
Sayın Akdoğan’ı yakından tâkip ettiğimi belirtmiştim.
Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamaları da en ince ayrıntısına kadar izledim, okudum.
Son derece dengeli, doyurucu, etkili ifadeler kullanmış.