DAHA önce de söylemiş olmalıyım, Washington dedikodusu çok bol olan bir şehirdir.
Gün boyu siyasetin, bürokrasinin her düzeyinde uğraşan insanlar, sanki bu yetmezmiş gibi akşamüstü evlerine gitmeden önce bir kahve veya martini için bir araya geldiklerinde yine siyaset ve bürokrasi dedikoduları yapar.
Genelde içki ile arası iyi olan gazeteciler bile bu saatlerde fazla içmeden berrak kafayla konuşulanları dinler. Zira bu konuşmalarda gerçek Washington’un işleyişi ve trendleri hakkında bilgi alma ihtimali büyüktür.
Son günlerde bu akşamüstü “happy hour”larının favori dedikodusu, yeni dışişleri bakanının kim olacağı hakkında.
Gerçi Rex Tillerson’un hiç mutlu olmadığı, Başkan Donald Trump ile arasının kötü olduğu uzun zamandır söyleniyordu, ama son günlerde bakanlıktan gitmesinin an meselesi olduğu da konuşuluyor.
Irkçı gösteriler sonrasında Trump’ın ekonomi konseyinden istifa eden tüm büyük işadamlarının, CEO’ların Exxon’un eski CEO’su olan Tillerson ile arkadaş oldukları ve onun da onlar gibi aslında istifa emek istediği söyleniyordu. Foggy Bottom bölgesindeki dışişleri bakanlığında pek aktif olmayan Tillerson, zaten vaktinin çoğunluğunu bu işadamı arkadaşlarıyla geçiriyor. Dolayısıyla Trump’a karşı tavır almış bu insanların tavırlarından etkileniyor.
YENİ BAKAN