Malum bir ekonomik durgunluk, bir kısırdöngü içindeyiz.
Ekonominin altyapısı halen çok sağlam. Vurulmaya çalışılan onca darbeden sonra -darbe girişimi, global iktisadi şeytanca oyunlar hepsi bir arada geldiler- Türkiye hâlâ daha dayanıyor.
Bunlar tamam da, biz şu anda ekonomik krizlerin sağlayabileceği bazı imkânları da kullanmak aşamasına geliyor olabiliriz.
Ekonomik durgunluğu fırsata çevirmek mümkün.
GÜVENİ SAĞLAMAK
Görüldüğü gibi bunların hepsi ekonominin temelde aslında güçlü ve ilerde iyi şeylerin olacağına güven duymakla bağlantılı gelişmeler.
Güvensizlik ekonominin geleceği hakkında irrasyonel beklentiler yaratır.
Eğer güven yaratılırsa bunlar gelecek hakkında rasyonel beklentilere dönüşür ve var olan krizden ülkenin çok daha sağlam bir yapıyla çıkması sağlanır.
“Geleceğe yönelik güven ortamını nasıl sağlayacağız?” ülkemizin acil yakıcı sorunu budur.
Gayet tabii ki yönetim orta ve uzun vadeli programlar hazırlayarak gündelik vereceği bazı tepkilerle bunu sağlamaya uğraşıyor ve uğraşacak da.
Ancak Türkiye’nin şu anda ihtiyacı olduğu en önemli şey bir plandır.
PLAN DENİLİNCE
Türkiye’de bir plan ihtiyacından ne zaman bahsetsem daima tepki aldım. Bu acaba benim Marksist olduğumu bilenlerin gösterdiği bir tepki mi yoksa Soğuk Savaş dönemlerinden kalan bir tavır mı, tam bilemiyorum. Plandan bahsedince insanlar daima otoriter, merkezi, emredici bir planı anlıyorlar. Öncelikle şundan emin olunuz ki, kimsenin Stalinist Sovyet tipi bir plandan bahsettiği yok.