Artık tamamen delirmiş olduğunu biliyordum, ama son zamanlarda bu düşüncemi teyit eden davranışları daha da sıklaşmaya başladı.
Dedem de zırdeli olduğu için genlerinin sağlam olmadığını biliyorum, ama bir insanın bu hale gelebilmesi için sadece genlerin bozukluğu yetmez, hayatı boyuca sıkı travmalar da geçirmesi gerekiyordu.
Nitekim kısa bir soruşturmadan sonra babamın travmalarla dolu hayat yolculuğu hakkında kısa bir liste çıkardım.
Bunu okuyunca adama hak vereceksiniz; “O delirmesin de kim delirsin” diye soracağınıza eminim. Bunları listeledikten sonra şimdi ben bile onu daha iyi anlıyor ve ona hak veriyorum.
‘SEN MUALLA MISIN?’
1- Babaannem söylemişti; babam doğduğunda o kadar çirkinmiş ki doğumda bulunan doktor, bebeği ağlatmak için onun poposuna tokat atmak yerine, yan odada bekleyen dedeme, “Bu kadar çirkin bir bebeğe nasıl yol açtın” diyerek bir tokat atmış.
Doktorun durumu böyleyken doğumda bulunan hemşire de gördüğü çirkinliğe dayanamayıp sinirleri iflas etmiş ve doğumdan sonra kesilen göbel kordonuyla kendini asıp intihara yeltenmiş.
2- Babam büyüdüğü sırada Hacettepe’de yolda yürürken insanlar onu sadece “çirkin” diye durdurup dövmeye başlarmış.
Bir defasında babaannemle birlikte yürürlerken bir kadın, çocuğuyla karşıdan geliyormuş. Birden kendi çocuğuna dönüp, “Bak istediğim gibi uslu durmazsan (babamı gösterip) sonun bunun gibi olur, böyle çirkin olursun” demiş.
3- Deli olmakla birlikte aynı zamanda alkolik de olan dedem, daha fazla içki parası olsun diye babamı bir pet-shop’ta çalıştırmaya karar vermiş. Dükkâna gelen her müşteri, babamın başını okşayıp satıcılara, “Bunun cinsi ne, kaç aylık ve daha ne kadar büyür?” diye sormaya başlamış.