Amerikan yönetiminde artık, Türkiye’den alınan bir kavram olan ‘derin devlet' sıkça kullanılıyor. ABD derin devletinin tek işinin, kendi başına bırakıldığı takdirde hem Amerika’ya hem de dünyaya ciddi bir tehdit oluşturduğu artık kabul edilmiş olan Başkan Trump’ın zapt altında tutulması olduğu ortaya çıktı. Son sızan bilgilerden sonra dünya şöyle bir ABD Başkan'ı tehdidiyle karşı karşıy;, bu tehditin profili şöyle:
OKUMA GÜÇLÜĞÜ VAR
1- Kendisine anlatılan hiç bir ciddi konuyu anlamaya muktedir
değil. Anlar gibi gözükse de anladığını kısa sürede unutuveriyor.
Öğrenme güçlüğü var.
2- Devlet yapıları kendisine hiç bir konuyu baştan sona tüm
boyutlaryla anlatamıyorlar.
3- Okuma güçlüğü var. Bir konuyu yazılı değil ancak fotoğraflı veya
film halinde olduğu zaman anlıyor.
4- Müttefik, dost kavramı yok. Konuşarak anlaşabileceği her konuyu
güç kullanarak çözmesi gerektiğine inanyor.
5- Empati duygusu
sıfır. Danışmanlar, "Mütefiğimiz şöyle
düşünüyor..." diye konuşmaya başladıklarında o dinlemeyi anında
kesebiliyor.
6- Konuşulan her devlet konusu yerine başka konularla ilgli sorular
sorabiliyor ve gerekeli konuya dönmek yerine kendi kafasındaki
konuya defalaca dönebiliyor.
Şimdi Amerikan devleti bu durumdaki bir insanın eline dünyayı yok etme gücünün teslim edilmesinin doğru olup olmadığını korku içinde tartışıyor. Bob Woodward’ın kitabının başlığı bu yüzden ’Korku’.
BANA SÜRPRİZ DEĞİL
Aslında bu son çıkan bilgileri ben 1.5 yıldır burada duymakta ve
çeşitli yazılarımda bunu aktarmaktaydım.
Ama herhalde bunlar benim kişisel tepkilerim olarak düşünülmüş
olmalı ki ABD Başkanı'nın problemli
olduğunu anlatan birçok yazım bence olması gerektiği kadar ciddiye
alınmadı daha önce. Şimdi Amerikalılar
aynı şeyi yazınca nihayet gerçek gererektiği gibi tartışılmaya
başlandı.
ERDOĞAN BİLİYORDU ZATEN
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da bu yeni ortya çıkan gerçeklerin
sürpriz olmadığına eminim ben. Çünkü
onunla birçok defa telefon görüşmesi yaptı ve hepsinde de bu
anlatılanları bire bir yaşadığı söyleniyor.
Örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan ona bir konuyu anlatıyormuş
telefonda, Trump ise anlatılanı hiç duymamış gibi başka bir konuyu
defalarca gündeme getirebiliyormuş. Konu
kısaltılarak anlatılınca da anlamsız cevaplar, alakasız tepkiler
veriyormuş. Bu ikilinin hemen her
telefonunda olmuş.
ARTIK RANDEVU İSTEMİYORUM
İşte bu yüzden New York’a gelmeye hazırlanan Cumhurbaşkanı Erdoğan,
Trump için, "Artık ondan randevu filan
istemiyorum" diye konuşuyormuş. Gerçi
Trump, "Ben de istemiyorum" diye konuşsa da onu zaten kimse ciddiye
almadığından ve şimdi dediğinin tamamen aksini bir dakika sonra
söyleyebileceğinden onun dediğine göre kimse pozisyon almıyor.
Sevgili okurlar, bu anlattıklarımın bir abartı olduğunu sanmayın.
Şu anda ABD’de bir sivil darbe olmuş
durumda. Darbeciler yönetimi ve Beyaz Saray’ı ele
geçirdiler.
Trump’ı, anayasaının 25’inci maddesine göre, akıl sağlığı yerinde
değil diye görevden almayı da düşünüyorlar ama iki korkuları
var:
İKİ KORKU
1- O takirde yerine gelecek Mike Pence'in de akıl sağlığının pek
yerinde olmaması.
2- Evanjelik tabanın silahlı direnişe girme ihtimali de korkutuyor
devleti.
Anlayacağınız Türkiye’de iç karışıklık
çıkartmaya çalışan ABD devleti tamamen karışmış ve dağılmakta olan
bir görünüm veriyor.
Ne diyetim ilahi adalet olsa gerek bu.