BATI normlarıyla aldığım eğitimden mi yoksa ailemden gördüklerimden mi, bilemiyorum; kendimi bildim bileli, duygularımı özellikle üzüntümü dışarıya vurmamaya çalışırım.
Bu, Türkiye gibi ülkelerde oldukça zor bir hayat tarzı getiriyor beraberinde.
Yıllar içinde Türkiye çok darbe vurdu ruhuma; birçok olay yaşadım ve gördüm; üzüntülerimi hep içime attım.
Bunun bana nasıl darbe vurduğunun, yıllar içinde içimi nasıl da kanırttığının cumartesi gecesine kadar farkında değildim.
*
-1972 yılında 3 abi sabaha karşı Ankara’da asılınca genç kalbime ilk büyük darbeyi yedim. Sabaha karşı içimden gelen yüksek sesle ağlama duygusunu yine bastırdım. Onları astıranlara teslim olmak olacaktı ağlamak bana göre.
-1977 yılında 1 Mayıs’ta Taksim’de kanların sel olup aktığı haberi gelince arkadaşlarımla bakıp kaldık birbirimize. Ben yine kapıp koyvermedim kendimi. Bu gibi durumlarda yıkılmadan gündelik rutine devam etmek bir tür direnmeydi benim için.