Türkiye'nin varoluşsal önem taşıyan seçimi için çok az kaldı. Eğer Türkiye, cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında bireylerinin kendilerini korkmadan, beyinlerine oto sansür uygulamadan, kendilerini çok daha özgür ifade edebilmelerine imkan tanırsa demokratik bir ortamda başlangıç yapabilir. Bu durum gerçekleşirse çok değil, birkaç yıl içinde ülkemizde çağdaş sanatta müthiş bir patlama yaşanacağına ve Türk sanatçılarının dünya çağdaş sanatında yeni bir ekol, yeni bir okul oluşturacak kadar büyük işler yapmaya başlayacaklarına inanıyorum. Bu sonuca nasıl ve neden vardığımı kısaca anlatmama izin verin. Ülkemizin düşünen, güzel insanları tarafından hayli sıcak ve harika duygularla karşılanan kitabım "Kütüphanemdeki Sesler"de çalışmanın sonuna kadar çağdaş sanatın eserlerine pek ısınamadığımı, çoğunluğunu anlayamadığımı ve bu yüzden sanat anlayışımın ağırlıkla 19'uncu yüzyılda kaldığını dile getirmiştim. Lakin kitabın sonuna doğru bazı modern çalışmalara baktığımda yapılan işin anlamını, o anda tam anlamasam da esere bakınca elimde olmadan içimden büyük yazar Geoff Dyer'in cazın ruhunu anlattığı kitabına koyduğu başlık gibi "Ama Güzel" demeye...