Pazar kahvemi alıp yazı masama oturduğumda birkaç haftadır seçimin olası sonucu hakkında duymakta olduğum kötümser yorumlardan bunalmış, kararmış ruhum nihayet biraz canlanmış, açılmış gibiydi. Dün Uluslararası Caz Günü'ydü ve ben kendimce kutlamaya katılmak için yazıya başlarken Miles Davis dinliyordum. Büyük sanatçının trompetiyle 'So what' demesi yüreğimdeki karanlık bulutları biraz dağıtabiliyordu. Gerçi benim cazı hatırlamam için resmi bir hatırlama gününe ihtiyacım yok ama Herbie Hancock usta UNESCO kapsamında Theloneous Monk enstitüsü ile işbirliği içinde güzel bir şey yapmış ve kültürler arası diyalog açısından 30 Nisan'ın Uluslararası Caz Günü olarak resmen belirlenmesini sağlamış. İstanbul'un da aktif katıldığı gün içinde YouTube ve Facebook'dan izlenilen konserler de vardı.