Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünyada hiçbir liderin karşı karşıya kalamayacağı çok zor şartlar altında liderliğini gösterdi ve bu zor, hatta korkunç durumdan ülkeyi sakin gücüyle yüzünün akıyla çıkarmayı başardı.
Cumhurbaşkanı, tüm bu süreç boyunca kızılması gerektiği anda kızarak, sakin olunması gerektiği anda ise sakin şekilde, neredeyse hiç falso vermeden tüm süreci yönetti.
Tabii tüm bu süreçte Başbakan Binali Yıldırım’ın da Cumhurbaşkanı’nın zor ayak uydurulacak liderlik performansına iyi uyum sağladığı görüldü.
O da bu güç koşullar altında bir Başbakan’dan beklenebilecek tüm yönetim becerisini ortaya koydu.
Cumhurbaşkanlığı makamında Erdoğan’ın, Başbakanlık’ta da Yıldırım’ın oturması, o korkunç geceyi yaşamaya mecbur tutulan Türkiye’nin bir şansıydı.
Bu değerlendirmeyi yapmak için illa AK Parti sempatizanı olmak gerekmiyor.
Nitekim tüm partilerden insanlar, hatta normal şartlar altında iktidara çok sert muhalefet yapanlar bile Türkiye Cumhuriyeti’ne liderlik yapanların, o gece boyunca çok zor şartlar altında büyük cesaret, kararlılık ve güçlü bir yönetim sergilediklerini görmekte ve söylemekteler.
Düşünsenize, ailesiyle dinlenmekte olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, saldırmaya hazır uçakların fink attığı Türkiye’de, Marmaris’ten İstanbul’a uçarak işgal altındaki havalimanına inmiştir.
Bu, hiçbir insanın kolay kolay göze alabileceği bir şey değildir.