Kısa süre önce Facebook’un, video üretimi ve dağıtımı üzerine önemli bir adım attığı haberi yayıldı. Habere göre Facebook, 140 medya şirketi ve meşhur kişiyle video üretimi üzerine bir anlaşma imzalamıştı. Video üretiminde ortak olarak çalışacaklar arasında CNN, NY Times, Vox Media, Huffington Post ve Mashable vardı.
Dünyada en fazla sayıda kişiye erişen Facebook’un video üretimine ve paylaşılmasına bu kadar önem vermesi tabii ki şaşırtıcı değil.
Video, okumanın yerini alan öğrenme ve eğlenme biçimi olarak çağımıza damgasını vuruyor. Video üretemeyen, bunları paylaşamayan medyanın bu dünyada hiçbir başarı şansı yok.
Online reklam pazarından da en büyük payı, videolu yayın yapan medyalar alıyor. Video, reklamdan en fazla para kazanma potansiyelini elinde tutuyor.
İÇERİK DEVRİMİ
Kendi içinde orijinal videolar üretme imkânına sahip olan Facebook, acaba neden başka medya şirketleriyle çalışmaya zorunlu hissediyor kendisini?
Çünkü “dijital devrim” veya “dönüşüm” dediğimiz süreçler aslında “teknolojik süreç” değiller. Bunlar daha çok “içerik devrimleri”.
Teknoloji tabii ki çok hızlı değişti ve dönüşerek büyüdü, ama asıl değişiklik içerikte oldu. Yeni medya müşterilerinin ne tür içerikten memnun oldukları, neyi talep ettikleri ve bu talep ettiklerini nasıl tükettiklerine bakınca görüyorsunuz ki şu aralar yaşadığımız en büyük devrim teknolojide değil içerikte oluyor.