HBO’nun bu dizisi, geçmişte rekorlar kıran “Sopranos” dizisinden
bile daha başarılı olup global düzeyde kendine sadık bir izleyici
kitlesi oluşturdu.
Bu tür başarılar, biz yazarlar ve kitle iletişimcileri açısından
çok yararlı ipuçları içermektedir. Bizler, “Benim görüşüm budur;
ben diyeceğimi dedim, okuyucu da isterse okur” deme lüksüne sahip
değiliz.
Okuyucu/izleyici kitlesindeki zevk değişimlerini, onların ilgisini
hangi konuların çektiğini çok yakından izleyip kendimizi devamlı
yenilemek zorundayız.
Yakın tarihimizin her döneminde bu durum önemli olmuştu, ama şimdi
yapılması çok daha önemli. Çünkü okuyucu/izleyici kitlesinin beyni
hızlı bir değişim içinde. Bir konuya konsantre olup orada kalma
süreleri çok düşmüş durumda. Bizler bu konsantrasyonu düşük
kitlenin ilgisini kendimize çekmek için sürekli yarışmak
durumundayız.
Bu yarışta “Game of Thrones” gibi dizilerin başarıları, hedef
almamız gereken kitlenin durumu, zevkleri ve ilgileri hakkında bize
ilginç ipuçları verebilir.
Yanlış anlamayın, “İlla Game of Thrones dizisinin formatını,
konusunu kopya edelim, ona benzer şeyler üretelim” demiyorum. Bu
gibi durumlarda kopya kesin başarısızlık getirir. Popüler kültürün
tarihi, başarılı olanı kopya edip batan girişimlerle doludur.