Gazetelerin yükseliş ve çöküşü dönemlerinde mesleğin neredeyse her aşamasında çalışan ve bu dönemlerin yakından şahidi olarak, gazeteleri özlediğini onların kokusunu hatırladığıyla ifade eden insanlar kadar sinirimi bozan başka bir şey herhalde yok. Abartılı konuşmuş olmamak için sinirimi bozan başka şeyler tabii ki var ama bu gazete kokusu söylemi hayat tarzı olarak gazeteciliği özleyen benim gibi insanlara özellikle sinir bozucu geliyor. Kağıt baskı gazetelerin ölümünden sonra onlara duyduğu özlemi bilgiç surat ifadesiyle "Gazetelerin kendine has kokusu vardır, sabah bir bardak çay yanında gazete okumayı bu yüzden özlüyorum" diyen erkeklere (bu tür insanlar genellikle nedense erkek oluyorlar. Gazeteleri kokularıyla hatırlayan kadın şu ana kadar ben tanımadım.) "Ne yani çay yanında simit yerine gazeteyi yemeyi mi düşünüyordun. Gazetenin kokusu yerine içinde yazılanları manşetleri yazarlarını özlesene" demek hep istemişimdir. Şimdi durup dururken bu konuyu neden hatırlayıp gündeme getirdiğimi daha sonra açıklayacağım tabii ki.