Vanity Fair, yıllardır medya sahiplerini ve yöneticilerini en yakından ve derinden takip eden bir dergidir.
Dijital devrim öncesinde Murdoch, Sulzberger, Graham aileleri, önemli gazete ve TV kanallarının yönetici ve sahipleriydi.
“Allen ve Ortakları” adlı bağımsız mali şirket, medya büyüklerini yılda bir kez rahat ortamda bir araya getirerek Güneş Vadisi’ndeki (Sun Valley) çiftlikte buluşturdu. Rahat bir ortamda hem kafa dinlemelerini hem de birbirleriyle konuşmalarını sağladı.
Her bir toplantının ayrıntılı haberi ve fotoğrafları hep Vanity Fair’in özel sayısında verilirdi.
Bu toplantılar yıllarca sürdü, ama sonradan katılanların arasına yeni ve genç isimler de girmeye başladı. Facebook, Linkdln, Yahoo, Twitter, Microsoft gibi yeni medya elitleri de geleceğin ve yeni ortaklıkların planlandığı Güneş Vadisi toplantısına katılmaya başladılar.
Onların katılmasıyla eski medyanın hâkimiyeti döneminde başlatılan Güneş Vadisi toplantılarının önemi hiç azalmadı. Ama artık gücün merkezi değişip başka bir vadiye geçmeye başlamıştı. Güç merkezi Güneş Vadisi’nden Silikon Vadisi’ne kaymıştı.
Vanity Fair de medyada değişen güç hiyerarşisine uyup eski medya düzeninin temsilcileri yerine hayatları ve yönetim biçimleri daha fazla merak edilen Silikon Vadisi güçlüleriyle ilgili haberleri daha yoğun vermeye başladı.
Eski düzenin elitleri tabii ki unutulmadı; onlar hâlâ etrafta, hâlâ güçlüler ama yeni elitler çok daha güçlü ve etkinler. Eski medya da var olabilmek için yeni medyaya muhtaç olduğunu anladı. Bu nedenle yeni durumu onlar da kabul ediyorlar.
FACEBOOK-GOOGLE SAVAŞI
Vanity Fair’in son sayısında Facebook’un Google ile giriştiği savaş hakkında muhteşem bir yazı var. Büyük romancı Philip Roth’un “Zuckerman Bound” adlı kitabını çağrıştırsın diye “Zuckerberg Unbound” başlığı atılan yazıda, Google’ın Google+ ürününü ortaya çıkarmasından sonra, bunu kendi sosyal âlem hâkimiyetine açılmış bir savaş olarak gören (ki haklılardı, öyleydi) Facebook’un nasıl hızla savaş mantalitesine girdiği ve çalışanları merkezde tutarak (Lockdown) savaşı bitirinceye kadar dövüştüğü anlatılıyor. Dijital âlemde “sanal vahşet” diyebileceğimiz kadar kanlı geçen bu savaşı göründüğü üzere Facebook kazanmış gibi; çünkü onlar Google+ ürününü daha etkin bir şekle sokup uygulamaya başladı.