"Washington'a dönüşüne daha dört gün var, neden erken ayrılıyorsun?" diye sürekli soran babama, "Deli misin, tarihte ender rastlanabilecek bir büyük olayın gerçekleşmesi ihtimali var, bunu kaçırmam imkânsız, o yüzden birkaç gün de İstanbul'da geçirmem lazım" dedim. Allah onu ebediyete kadar başımızdan eksik etmesin Yayın Yönetmenim Selçuk Tepeli galiba beni yemeğe çıkaracaktı. Aç olmasam bile ona maddi zarar vermek için kaçıramayacağım bir fırsattı bu.
Gerçi onunla bir defa yemek yediğimde iştahım tamamen kaçmıştı; çünkü o hayatını anlatıyordu. O hayatta, tarlalar, serbest gezen tavuklar, üzerine konan sinekleri kovmak için sürekli kuyruk sallayan inekler ve gübre tepesine konmak için bolca toplanan manda dışkıları var.
Kabul etmelisiniz ki bunlar insanın iştahını pek tetikleyen şeyler değil, ama Selçuk için iştah açan konular. Babam yıllardır yayın yönetmenleriyle bitmeyen kavgamı bildiğinden beni anladı ve “Peki ne yapalım, gitmen gerekiyorsa git” dedi.