21’inci yüzyılın kayıtlara geçecek resmi sicili bozuk
olacak.
Bizler bu hayattan gittikten sonra bu
çağın tarihini yazacaklar, bireysel hayatların altüst olması, zorlu
çalışmalardan sonra zor bela kurulmuş olan hasas dengelerin
yıkılması, olağanüstü huzursuzluk ve gelecek korkusu gibi sadece
duyması bile insanın içini karartan tanımlarla anlatacaklar bu
yüzyılı.
Bu neden böyle oldu, buna yol açan sosyo-ekonomik süreçler nedir,
buna bilimsel cevaplar verilebilir tabii ki. Ancak benim burada
daha çok ilgilendiğim nokta dünyada yavaş yavaş büyük bir huzur
arzusu doğuyor.
ARTIK HUZUR LAZIM
Sıradan insanlar siyasi kavgalardan uluslararası ilşkilerin
gerginleşmesinden, nerdeyse sürekli hale gelmiş olan krizlerden ve
her an herşey kötü olabilir korkusundan inanılmaz biçimde yorgun
düştüler ve artık huzur istiyorlar.
Çağın geri kalan bölümünde dünyanın yeni liderleri
toplumlarına bu huzuru verebilenler arasından çıkacak.
HER ÜLKEDE AYNI DURUM VAR
Bizde de benzer koşullar olduğundan benim bu cümleleri sadece
Türkiye’yi düşünerek yazdığımı sanmayın.
Dünyada hiçbir ülke bu huzursuzluk dalgasından kendini
kurtaramadı.
Ben bu konuya Türkiye’yi düşünerek değil daha çok şu anda
çalışmakta olduğum Amerika’yı düşünerek kaleme aldım.
1980'lerin sevilen dizisi Murphy Brown
MURPHY BROWN
Bana bunu düşündüren ise yeniden gösterime
sokulan Murphy
Brown dizisinin
yıldızı Candice
Bergen oldu.
Murphy Brown 1980'li yılların sonunda çok popüler olmuş bir TV
dizisiydi. Bergen orada bir televizyon haber kanalında muhabirlik
yapan gazeteciyi oynuyordu. Şimdi yaşlılığında yeni bölümleri
çekilmeye başlanan dizide haber sunucusu rolünde.
Dizinin yayına sokulma zamanlaması bence
harika.
DİZİNİN BİLİNÇALTI
Hem Amerikan toplumunun liberal olan bölümü Trump nedenyle çok
yorgun ve artık huzur arıyorlar.
MeToo Hareketi bu huzurun bir kadın lider trafından
verilebileceğini düşünüyor.
Candice Bergen bence bu iki damarı dizide birleştirip geleceğe
yönelik siyasi mesajlar verecek.
Bu daha dizinin ilk bölümnde belli oldu.
Murphy Brown karakterinin Georgtown'da olduğu söylenen evini
stüdyoda yeniden kurmuşlar.
O KİTAP KÜTÜPHANEDE
Stüdyoya yaptırılan turda diziyi çekenlerin gaztecinin kitaplığına
en görünecek yere Bob Woodward’ın Trump’ı
çok ağır eleştirdiği hatta yerden yere vurduğu kitabı ‘FEAR’ı
yerleştirdikleri görüldü.
Yani dizide Murphy ne zaman masasına otursa seyirci bu kitabı da
görerek ister istemez Trump’ı hatırlayacak.
Murphy karakteri de zaten siyasi söylemleri olan liberal bir
gazeteci.
Candice Bergen de dizi hakkında konuşurken Amerikan toplumunun
huzur ihtiyacı olduğunu açıkça söyledi.
Kütphanesinin üstünde duran kitaptan da anlaşılacağı
üzere Murphy huzuru Trump’ın bozduğunu
düşünüyor.
Dizinin liberal seçmenn bilinçaltına hitap eden söylemleri ve
kurgusu var.
HILLARY CLINTON
İlk bölümde Hillary Clinton da görülünce siyasi mesaj artık net
oldu.
Clinton güya Murphy’nin sekreteri olmak için başvurmuş.
Candice Bergen, Hillary Clinton
Murphy, Clinton’a "İş deyiminiz var
mı?" diye sorunca o
da "Çok büyük bir kuruluşun
sekretetiydim" diyor. Burada ABD’de
dışişleri bakanlarına 'devlet
sekreteri' denilmesine atıfta
bulunuyor.
Açıkça dışişleri bakanlığı denilmediğinden Murphy onu işe de
almıyor.
Sona doğru Hillary
Clinton gibi deneyimli bir kadınla
çalışmak fırsatını kaçırdığı için yanlış yapmış olabileceğini
düşünmeye başlıyor.
Yani bir anlamda, "Son seçimde yapılan
yanlış seçim nedeniyle pişman olmalısın Amerika ve şimdiki
huzursuzluğunun nedenini iyi düşün ve çözüm
getir" deniliyor.
Bence liberaller 2020 başkanlık
seçim yarışını şimdiden Murphy Brown
dizisinin ilk bölümüyle açtılar.