Altılı Masa'nın bir ya da birkaç ayağındaki aksama nedeniyle masada yaşanan sallantılara bakarken aklıma geçmişte "Öğrenciler de olmasa milli eğitim kolay yönetilirdi" diye ifade edilen düşünce sistematiği geldi. Aslında 'Altılı Masa'nın işlerinde her şey kağıt üzerinde yolunda gidiyordu. Ülkenin her sorununa el atılmış, komisyonlar oluşturulmuş ve çalıştırılıyordu. Raporlar bir biri ardına çıkmaya da başlamıştı. Ancak Altılı Masa'nın kağıt üstünde düzene sokması imkansız olan tek bir konu ortada kalıyordu; o da insana dair duygular ve ihtirasların kontrol altına alınmasıydı. Türkiye'de gücü ele geçirmek ve bu önemli ülkeyi yönetmek gibi insani duyguları alevlendiren, ihtirasları tetikleyen bir süreç söz konusu olduğundan işlerin yoğun gidiyor gibi gözüktüğü Altılı Masa'da seçim zamanı yaklaştıkça bu duyguların, ihtirasların çatışması da devreye girdiğinde, ki bunların devreye girmesi de gayet tabii ki kaçınılmazdı, işte o zaman ne olacağı pek belli değildi.