İsmailağa Cemaati liderinin cenazesi sürerken bile çeşitli kesimlerden yapılan bazı yorumlar, bu tür konulara Atatürkçü bir Marksistin nasıl bakması gerektiği konusunu tekrardan gündemime aldırdı. Zaten çok uzun yıllar önce benim gibi olmayanlarla, özelikle dindar insanlarla, konuşmak ve onlara kendimi anlatırken onları da kendilerinden dinlemek prensibim nedeniyle bu tür konuları teorik düşünmeyi eskiden bu yana sürdürürüm. İsmailağa Cemaati'nin acılı günü bu konunun yeniden gündemime girmesine vesile oldu. Konuyu tekrarda bir sakınca olmamalı çünkü bu konu Türkiye'nin temeldeki önemli sorunlarından bir tanesine parmak basıyor bence.