Dün yeni bir sosyal anlaşmaya ihtiyacımız olduğunu, bunun
“modern, seküler, demokratik, Müslüman” özelliklere sahip bir
Türkiye bazında olması gerektiğini ve bu amaç uğruna ortak
paylaşılan hayat biçimimizi yani kültürümüzü oluşturmak için
farklılıklarımızda anlaşarak makulde buluşmamız gerektiğini anlatan
bir yazı yazdım.
Pazar günü bu yazıyı yazdıktan, pazartesi yayın için yolladıktan
sonra diğer gazetelerde ne var diye bir baktım.
İyi ki yazımı yazıp geçtikten sonra okumuşum gazeteleri. Çünkü Yeni
Şafak Gazetesi’nden Yusuf Kaplan’ın yazısını okuduktan sonra yazımı
yazmaya girişseydim, herhalde o kadar gönül rahatlığıyla
yazamazdım. Yusuf Kaplan, “Batıcı laik azınlık, bu ülkenin önünde
takoz, defolup gitmeli” tavrını savunduğu yazısında laiklere karşı
bir öfke içinde ve onların bu ülkede olmamaları gerektiğini
düşünüyor.
Kabul edersiniz ki, laikler ile Müslümanlar arasında güçlü bir
Türkiye için yeni bir sosyal kontrat olmasını savunan benim gibi
bir yazarın, Yusuf Kaplan’ın öfkeli yazısını okuduktan sonra
moralinin pek düzgün olması zorlaşıyor.