'Dünyanın o iki Türk'e asıl şimdi ihtiyacı var' başlıklı son yazımda cazın yaşamını sürdürmesi için ustaların koyduğu standartları ve sınırları aşıp dünyaya, özelikle doğuya açılması gerektiğini söylemiş ve hem formatlarda hem de enstrümanlarda bir Batı-Doğu sentezine ihtiyaç olduğunu savunmuştum. Yeni ustalar ortaya çıkıyor ve artık klasikleşmiş büyük ustaların koyduğu sınır ve standartları aşmak için çabalıyorlar ama neyin neden arandığı kafalarda net olmadan arayış yapıldığında sanatçılar hüsrana da uğrayabiliyorlar. Yazımda bunun örneği olarak saksafon üstadı Paharoah Sanders'i vermiştim 'Ole' adlı parçanın yeni yorumunun canlı kaydı yapılırken Paharoah saksafonuyla solosunu çekerken öyle bir boyuta çıkmıştır ki, sınırları öylesine zorlamıştır ki, bir aşamada gideceği yönü bilmesine rağmen elindeki enstrümanın o sınırları aşmasına yetemediğini görünce çareyi çalmayı bırakıp saksafonuyla bir çığlık atmakta bulmuştur. Bence sanatçının aradığı sese ulaşamamasının yol açtığı hüsranın çığlıydı o.