Prag gibi Orta Avrupa şehirlerini gerçekten kalbinizde hissederek tanıyabilmenin en iyi yolu o şehirleri soğuk bir günde gecenin karanlığı bastıktan sonra yürüyerek keşfetmektir. O koşullarda aslında güzel mimarili binalar dahi ürkütücü görünüm alabiliyorlar. Eğer siz bir de şehrin nüfusunun acılı geçmişini biliyorsanız o zaman karanlıkta tek başınıza yürürken arada bir gerçekten korkmanız dahi mümkün. Bu acılı geçmişin biraz havasını almak için Umberto Eco'nun 'Prag Mezarlığı' kitabı bir başlangıç olabilir. Mimari ile ilgilenenler, vaktinde Nazilerin darbesini yemiş olan Prag'da nasıl olup de bu kadar eski sinagogun ayakta kalabildiğini merak ediyorlarsa bunun Hitler'in daha sona bu sinagogların ortadan kaldırılan Yahudierin hatırlandığı müzeler olarak planladığını bilirseniz acılı geçmiş daha net şekillenir kafanızda.