Dün Donald Trump’ın sürekli bir ego patlaması halinde olduğunu
ve her şeyi herkesten daha iyi bildiğini düşündüğünden kimseyi
dinlemediğini yazmıştım.
Ancak aşırı kendine güvenmek insanı komik durumlara da sokabiliyor.
Trump örneğinde bunu Hillary Clinton’la tartışma gecesinde tüm
dünya gördü.
Gördü de insanlar asıl meseleye dikkat ettiler mi bilemiyorum.
Trump o gece rakibinin karşısına çıkmadan önce “Bunu sakın yapma”
diyebilecek bir danışmanıyla konuşmadığından tartışma boyunca
burnunu çekip durdu. Bunun ekranda berbat görünmesinin yanı sıra
başka bir boyutu da vardı.
HASTAYSA BAŞKAN OLAMAZ
Hillary Clinton bir süre önce soğuk algınlığından
rahatsızlandığında Trump bunu çok büyük bir olay haline getirmiş ve
hızını alamayıp bu durumun Hillary’nin başkanlık yapmaya uygun
olmadığını gösterdiğini bile iddia etmişti. Sonra danışmanlarıyla
konuşmadığından tartışma gecesi burnunu çekip durunca, daha önce
hastalık ile başkanlık arasında kurduğu tuhaf bağlantı akıllara
geldiği için gayet tabii ki komik duruma düştü.
BAŞKANLAR HEP GENÇ Mİ OLMALI?
BİR insanın bir ülkeye baş- kan seçilebilmesi için iş ve hayat
tecrübesinin tam olması, belirli bir olgunluğa erişmesi, sadece
yaşanmışlıkla edinilebilecek tevazu ve bilinçli davranma güdülerine
sahip olması gerekirken, birçok ülkede insanların liderlerinden
gençlere özgü dinamizm ve yine gençlere özgü sağlıklı olma koşulu
koymaları anlamsız geliyor bana.
Bunu Türkiye’de Cumhurbaşkanı Erdoğan için de yapmaya çalıştılar,
onun hasta olduğu söylentisini yaydılar, ama bu tutmadı. Başkan
Obama’nın uçağının merdivenlerinden inişine bir bakın, kendisine
bir havalar veriyor, koşarak, neredeyse zıplayarak iniyor
merdivenlerden. Bu da “Yaşıma rağmen sağlıklıyım” mesajını vermek
için. Eğer tecrübe, olgunluk, yaşanmış- lıkla gelen tevazu ve
bilinçli davranmasını istiyorsak liderden, o zaman onun bir yaş
sınırını aşmış olmasını baştan kabul etmemiz gerekiyor. Ancak
belirli bir yaş sınırı aşıldıktan sonra insanın biraz doktorla ve
hastalıklarla birlikte yaşamayı öğrenip bunu kabul etmesi
gerekiyor. Bu hayatın sevimli olmayan ama ne yazık ki kaçınılmaz
yönlerinden biri.