ORAY Eğin New York’ta yemek üzerine bana sıkça çakıyor. Bir defasında, kendi yediği bir yerde, param olmadığından benim yiyemediğimi söylemiş ve gizli kalması gereken bir bilgiyi açıklamıştı. Ama bu defa günahı daha büyük. Aslında geçmişte ona benim öğrettiğim, tanıttığım Per Se restoran hakkında ahkâm kesmiş. “Bakalım yazıda yeni olan boyutları görebilecek miymişim”, bana onu soruyor.
Hayır bulamam; çünkü içinde benim açıkladıklarımdan daha yeni olan bir şey yoktu ki. Per Se hakkında New York Times’ın yemek yazarı Pete Wells’in bir yıldız verdiği üzerine yazıyı ben 18 Eylül 2016 Pazar günü yazmışım, bir bakmanızı öneririm.
Şarap mönüsünün iPad’de gelmesi yaklaşık 4 yıllık, belki de daha fazladır olan bir şey.
Oray’cığım, sen madem 850 dolarlık, aslında vasat olan bir Broadway şovunu izleyebiliyorsun, bence bundan sonra her hafta en az bir defa Per Se’ye git ve orada ye. Eğer bana Per Se üstünden hava atacaksan, bunu bu sıklıkta yapman gerekecek.
Şunu söyleyeyim, eğer bir gazetecinin yanında çok zengin bir arkadaşı veya harcama yetkisi yüksek olan bir yayın yönetmeni yoksa Per Se’de bilinçli tercihle yemek yemesi için de bir neden yok. Eğer New York’ta dışarıda yemek yenilecekse benim tercihim artık “comfort food” diye tanımlanan, insanın bol yiyebildiği, vücuduna iyi geldiği izlenimi verirken aynı zamanda da doyuran yemek türü. Per Se’de “Biftek geldi” diyorlar, tabağa bakıyorsunuz biftek dedikleri baş parmak kadar.
Benim için baş parmak kadar olan bir et, biftek diye adlandırılmamalı; o olsa olsa köpek maması olabilir. Bu köpek maması yanında bir de şarap istediniz mi neredeyse bir servet ödemek de aptallık değilse başka neye aptallık diyeceğiz ki?