Gayet tabii ki eski ‘Babıali’ geleneğini yaşatmak için eğer bir taksi bulabilirsem (ki artık buna imkan bulunmuyor) bir meyhanede gazeteci arkadaşlarla buluşup Oray aleyhine konuşup onu çekiştirme olasılığını açık tutmakla birlikte, onun ‘Büyük Amerika’ başlıklı yazısında kendi deyimiyle ‘bana attığı lafa’ bugün cevap verirken niyetim polemiğe girmek değil.
Çünkü ortada bir polemik konusu bulunmuyor. Sadece ortada hepimizin farklı yorumladığı bir ‘Amerika’ bulunuyor.
Bir tek Amerika yok ortada herkesin farklı yorumlar getirmesine yetecek kadar farklı Amerikalar var.
Ben 19’uncu yüzyıldan itibaren, Alexis de Tocquiville’den Albert Camus’a kadar, Avrupa’dan Amerika’ya onu anlayıp çözümlemek için giden entelektüellerin tarihini inceledim. Kendilerinden önce kaç kişi gitmiş olursa olsun yine de gidip yeni bir düşünce çıkarmaktan hiç birisi çekinmemişti çünkü hepsi kendilerinden önce ne yapılmış olursa olsun kendilerine yetecek, yeni bir şeyler söylemelerine fırsat verecek, bir Amerika’nın hala daha olduğunu düşünüyorlardı.
Bu dinamik hala daha sürüyor. Oray ile ben üzerinde ne kadar yazsak da tartışsak da Amerika konusunu tüketecek halimiz yok. Amerika hala daha John Berger’in deyimiyle ‘bakmayı bilenler’ için yeni düşünceler verme potansiyelini sürdürüyor.