Çözmesi gereken baş sorununun Türkiye’de sakin yaşamayı gerçekleştirmek olan bir insanın hayatının çok kolay geçmesi düşünülemez gayet tabii ki.
Seçmiş olduğum bu hayat tarzının yarattığı olağanüstü zorluklar bir yana, ben bir taraftan da babamı dinlemek zorundayım.
“Kendine beni örnek al, benim gibi sakin ol” diye tavsiyede bulunuyor babam.
Kendi yaptığı hesaba göre içmeye başladığından bu yana 20 tona yakın rakı içmiş babam.
90 yaşında ve üstelik check up’a gittiği doktor, onun için “17 yaşındaki bir insanın iç organlarına sahip, galiba babanızın hiç kötü alışkanlığı yok” dedi.
Ben de ona, “Doktor bey, babam sadece kötü alışkanlıktan oluşan bir insan, iyi alışkanlığı yok bile” dedim.
Dediğim gibi 20 tona yakın rakı içti ve Türkiye’nin tütün üretiminin ve bir bölüm ithal tütününün de onun vücudunda olması gerekiyor.
“Tüm bunlara rağmen sıhhati böyleyse babamı belki sirklerde, panayırlarda ucube olarak sergileyip biraz para kazanabilirim” dedim.
Para sorunlarım yerçekiminden kurtulmuşçasına yükseliyor, dolayısıyla bunun hâlâ iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum.
SİZE BABA DİYEBİLİR MİYİM?
“Ben de babam gibi genlere sahip olsaydım onu gibi sakin olabilirdim” diye düşünüyorum.
Annem iyi ki hayatta değil; çünkü olsaydı ona şu acı soruyu sormak zorunda kalacaktım:
“Anne bana gerçeği söyle, benim babam kim?”