Ben ancak bunu öğrendiğimde neden hiç bir açık büfe servis yapan restoranda bir türlü mutlu olamadığımı, tatmin olmadığımı anladım. İnsan açık büfede sunulan yemek çeşidi ne kadar artarsa o kadar mutsuz olabiliyor. Tuhaf değil mi? Bence de tuhaf işte bu yüzden paradoks deniliyor buna.
Buradan giderek insanların çok partili demokrasilerde neden mutsuz olduğu da açıklanabilir. Dahası eğer bu teori doğruysa yakında Türkiye’de insanların olağanüstü mutlu hatta çılgınca mutlu olacakları da söylenebilir.
***
Bu paradoksu öğrendikten sonra sadece kendimin neden açık büfe servis yapan restoranlarda mutsuz olduğumu anlamakla kalmadım ayrıca karımın neden mutsuz olduğunu da sonunda kavradım.
Gerçi Rana bana kendi mutsuzluğunun nedeninin ben olduğumu söyleyip duruyor ama ben ona inanmıyorum. Temelde mutlaka başka nedenlerin olması gerektiğini düşünüyordum. Sonunda bu seçim paradoksu meselesini anlayınca olayı netleştirdim.
***
Rana’nın hiç bir alışverişten mutlu döndüğünü görmedim. İsterse o alışverişten aldığı mallar eve ayrı bir TIR’la getirilmiş olsun, o neredeyse tüm dükkanı satın almış olsun yine de mutsuz döner.