Türkiye'nin içinde bulunduğu ortamın oluşmasının sorumlusu olan yönetime karşı olan güçlerin bir araya gelemediği takdirde ülkeyi uçurum kıyısından çekip almanın imkansız olacağını görmek için minimal düzeyde de olsa rasyonel laik eğitime inanan bir ailenin 11 yaşındaki çocuğu olmak yeterli. Böylesi bir dönemde, varlıkları sadece oy bölmeye yarayacak birçok insanın bu gerçeği görmeden aday olmak için gereken 100 bin imzayı bulmak için uğraş göstermelerinin mantıklı bir açıklaması olması gerekir. Özellikle son 20 küsur yıldır Türkiye'de "Vasatlığın Demokratikleşmesi" süreci yaşanıyor. Belirli kültürü, becerisi ve bilgisi olmayan insanlar toplumun her alanında star muamelesi görebiliyor. Bunların "başarılarıyla" vasatlık belası toplumu içten içe kemiren bir vebaya dönüşmüş durumda. Birçok analizci bu seçimde ilk defa oy verecek genç kesime büyük anlamlar yükleme eğilimindeler. Oysa bu vasatlık belası maalesef en çok da genç kesimin önemli bölümüne musallat olmuş görünüyor. Bunun sorumlusu yönetimin gençlerin eğitimini her türlü gerçek bilimsellikten uzaklaştırmak ve onların beynini inanç söylemi altında her türlü tuhaflık ve hurafe ile doldurmalarının yanı sıra bu kesimin tutkuyla...