Beni şaşırtan bu bilgiyi öğrenme sürecim, New York’ta BBC kanalını izlerken başladı.
Mültecilerin yaşadığı bir kampta, bir sanatçı duvar resmi çizmiş.
Resimde Steve Jobs, elinde bir bavulla seyahate hazırlanırken görülüyordu.
Grafiti sanatının güzel örneklerinden bir tanesiydi gördüğüm resim.
Anlamı açıktı ama neden o kampta çizildiği ve neden Steve Jobs resmedildiği, o anda net değildi.
Sonra sosyal medyada işin aslı ortaya çıktı.
Steve Jobs’un da öz babası eskiden Suriyeli bir mülteciymiş. ,
Amerika’ya vardıktan sonra Steve Jobs doğmuş. Sonra da çocuğunu evlatlık vermiş.
Steve Jobs’un babası Abdulfettah Cendali şu anda 84 yaşında ve Nevada’da yaşıyormuş.
Jobs’un geçmişiyle ilgili bu ayrıntıyı hiç bilmediğimden ilk öğrendiğimde hayli şaşırdım.
Donald Trump, “Müslümanlara Amerika’ya giriş yasağı getirmek gerekiyor” dedi ya, bence Steve Jobs’un babasına gidip bunun hakkında ne düşündüğünü öğrenmek çok ilginç olurdu.
Buna “ayrıntı” diyorum ama bence Kuzey Amerika’da Suriyeli mültecilere bakışı temelden değiştirmeye yol açabilecek, bu konuda bir paradigmatik dönüşüm sağlayabilecek bir bilgiydi de bu.
Kanada’da sosyalistlerin başa geçmesinden sonra mültecilere karşı toplumsal tavır son derece yumuşak olmaya başladı ve mültecileri ülkelerine almaya başladılar, hatta Başbakan Justin Trudeau bile karşılıyor bazılarını.
Amerika’daki siyasi hava nedeniyle bu tavırda hâlâ bir yumuşama işareti yok.
Belki Steve Jobs’un çocukluk hikâyesi gibi hikayeler bu tavırda bir yumuşama yaşanmasında işe yarar diye umuyorum.