Yani ne olacak arada geçen 24 saatte ki, acaba o kısa
sürede yıllardır bir türlü gelemeyen insan hakları ve fikir
özgürlüğü konularında bir büyük atılım mı yapılacak, yoksa o
kadarcık zamanda birden muasır medeniyetlerin üstüne mi çıkacağız
da gelecek haber programı başladığına mutlu olabilelim
veya bir hayırsever çıkıp benim brikmiş borçlarımı mı
kapayacakveya dahası Amerika S-400'leri kafaya takmaktan
kendiliğinden vaz mı geçecek ki o arada biz mutluluğu bulabilelim
sunucunun dediği gibi.
Tabii ki bunları hiçbiri olmuyor ve olmayacak ve biz 24 saat sonra
yeni bir haber bülteninde buluştuğumuzda daha da mutsuz biçimde
başlayacağız sürece. Bu kesinken bizlere daha mutlu ve güzel
Türkiye’de buluşma dileğiyle hoşça kal denilmesi acaba
sadisttik bir keyif midir onlar için.
Bizler bu ülkede daha güzel ve mutlu bir Türkiye’ye bir türlü
kavuşamama konusunda bir tür kader mahkumu gibiyiz.