Zaten sınır komşularımızla ilişkilerin durumu malum. ABD ve Rusya da kendi çıkarları için Suriye’de oyunlar oynamaya ve Kürt kartını öne sürmeye başlayınca fokur fokur kaynamaya başlayan bölgede güvenebileceğimiz bir müttefikimiz de kalmadı.
“Biz hem haklıyız hem de güçlüyüz” diyerek yolumuza tek başına gitmeyi sürdürürsek bu yalnızlığımız bir süre sonra dezavantaja dönüşmeye başlayabilir. Gerçi iki büyük gücün de uzun vadeli çıkarları açısından Türkiye’yle tekrar yakınlaşacaklarını düşünsem de şu andaki durumumuzu tanımlayacak tek kavram yalnızlıktır.
Bu konuların uzmanı değilim, ama herhalde hiçbir askeri/siyasi stratejist böyle bir ortamda yalnızlığın iyi bir şey olduğunu söylemeyecektir.
İşte tam bu noktada Türkiye’nin güçlü bir müttefik oluşturmak için önüne bir imkân çıkmış durumda. İsrail’le ilişkilerimizi tekrardan tam fonksiyonlu hale getirebiliriz gibi geliyor bana. Zaten devlet onlarla uzun zamandır bazı görüşmeler sürdürüyor, adımlar da atıyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gayet haklı biçimde öne sürdüğü “Gazze’ye ablukayı kaldırın, insani yardım imkânını açın” şartı aşılamadığından İsrail’le tıkanmış ilişkilerimizde ilerleme kaydedilemiyordu. Ancak şimdi bu tıkanıklığın da aşılması imkânı doğdu. Bakın nasıl, anlatayım: