“Açıkça ve üzülerek söylemeliyim ki gidişat pek hoş değil. Bölgede uzun zamandır derinden, gizlice sürdürülmekte olan mücadelenin bir büyük savaşa dönüşmesi ihtimali büyük. Çünkü ben Leviathan’ı anlatınca, anlayacağınız gibi ortada büyük çıkarlar var. Hiçbir gücün göz ardı edemeyeceği kadar büyük bir iş bu.”
Bu cümleleri ben 23 Temmuz 2012 tarihinde, “Suriye krizinin kod adı Leviathan”başlıklı yazımda bu köşede yazmışım.
Üçüncü dünya savaşına gidebilecek bir sürecin düğmesine basıldığını anlattığım o yazı şöyle devam ediyordu:
“Doğu Akdeniz’de işlerin karışacağı ve bölgenin tüm dünyayı içine çeken bir güç savaşının arenası olacağı; bölgede dünyanın en büyük doğalgaz kaynaklarından bir tanesinin keşfedilmesiyle belli olmuştu.
İsrail açıklarından Filistin ve Kıbrıs açıklarına kadar yayılan bölgede 453 milyar metreküp doğalgaz olduğu hesaplandı.
Bu miktar İsrail’in 100 yıllık doğalgaz ihtiyacını karşılamaya yetiyor; ayrıca bu kaynağı eline geçiren her güç, dünyanın en zengin ülkeleri arasına da girecek.”
Bugünleri ve yaklaşabilecek büyük tehlikeleri anlamak için çabalarken hepimizin 3 küsur yıl önce yazılmış olan bu satırları hatırlamamız lazım.