1972 yılında New York'ta her cumartesi gecesi saatler gece yarısını çaldığında çok tuhaf bir şey oluyordu. Hangisi şimdi tam hatırlamıyorum ama bir televizyon kanalında tam gece yarısında orta hızda gitmekte olan bir trenin önüne yerleştirilmiş bir kameradan görüntüler verilirdi. Görüntüye The Doors grubunun müziği eşlik ederdi. Görüntülere eşlik etmesi açısından beni en çok sevdiğim parça 'The Riders on the Storm' du. Bunu kim düşünmüştü bilemiyorum ama arzu edilen sonucu aldığı kesindi bana göre. O günlerde sokağa hakim olan suçlular ve saldırgan marjinal yaşamlar nedeniyle anarşinin ve huzursuzluğun pençesine düşmüş olan şehirde huzuru, anlık olsa da, bulmak isteyenler kendi beyin kimyalarıyla tehlikeli bir şekilde oynayan maddelerle ölümcül deneyler yapıyorlardı. Ben kendimi bu ortamın dışına tutuyordum ama Doors müziği eşliğinde o kanaldaki görüntülere daldığım zaman hiçbir tehlikeli madde kullanmama rağmen müzik ve görüntülerle kendimi büyülenmiş gibi hissediyordum.